Art is everywhere, also on the plate. I found soooo beautiful and unbelievable food photos few days ago and I decided to write a special post about it. All of them are amazing but I'm not sure if I can eat them, they are really art objects :)
*Sanırım artık blogda biraz değişiklik yapma zamanı geldi. Biliyorsunuz benim artık yeni bir com adresim var :) Bu adres daha çok stil, mekan ve seyahat konularında yazılarla dolu ama ben ilk göz ağrım olan blogspot adresimi de kapatmaya kıyamadım. O zaman burası benim gizli köşem olsun dedim. Bir nevi günlük gibi düşünün, sevdiğim şeyleri, yapmaktan hoşlandıklarımı ve tutkum olan yeme içmeyi buradan paylaşmaya devam ediyorum. Daha önce fotoğrafların %99,9 u bana aitken artık beğendiğim fotoğrafları da buradan paylaşmaya karar verdim. Yeme içme dedik, tutku dedik son dönemlerde bu sektörde inanılmaz ilerlemeler oldu. Foodart başlığı altında muhteşem şeyler ortaya çıkmaya başladı. İşte en beğendiklerim burada. O kadar çok varmış ki bu postun arkası da gelecek ;)
19 Ekim 2015 Pazartesi
13 Ekim 2015 Salı
DİLEK AĞACI PROJESİ
“As a child in Japan, I used to go to a temple and write out a wish on a piece of thin
paper and tie it around the branch of a tree. Trees in temple courtyards were always
filled with people’s wish knots, which looked like white flowers blossoming from afar.”
told Yoko Ono. We have also a "Wish Tree" in Istanbul and this post is about a special project where all wishes came true ;)
Dilek Ağacı projesini daha önce duymuş muydunuz? Dilek Ağacı Capitol Alışveriş mağazasının tam 7 yıldır gerçekleştirdiği ve uluslararası ödül almış sosyal sorumluluk projesi. Çocukları musmutlu eden ve onların dileklerini gerçekleştirmek üzere kurulan proje bu sene Edirne'nin Meriç ve İpsala'daki köylerine destek oldu. Capitol Alışveriş Mağazasına kurulan Dilek Ağacı'na her sene çocukların dilekleri asılıyor ve ziyaretciler bu dileklerin gerçekleşmesi için yardımcı oluyor, yani proje tamamiyle bizlerin duyarlılığı ile çalışıyor. İmkansızlıklar nedeniyle hayallerini gerçekleştiremeyen çocukları mutlu eden Dilek Ağacı bugüne kadar tam 6000 çocuğu gülümsetmeyi başarmış. Veeee en güzeli 13-14 Ekim tarihlerinde Edirne köylerindeki çocuklar da dileklerine kavuşacaklar. Sürekli olumsuz haberler duyduğumuz bu günlerde güzel şeylerde oluyor ve insan bunları duydukca içine yine umut doluyor :)
paper and tie it around the branch of a tree. Trees in temple courtyards were always
filled with people’s wish knots, which looked like white flowers blossoming from afar.”
told Yoko Ono. We have also a "Wish Tree" in Istanbul and this post is about a special project where all wishes came true ;)
Dilek Ağacı projesini daha önce duymuş muydunuz? Dilek Ağacı Capitol Alışveriş mağazasının tam 7 yıldır gerçekleştirdiği ve uluslararası ödül almış sosyal sorumluluk projesi. Çocukları musmutlu eden ve onların dileklerini gerçekleştirmek üzere kurulan proje bu sene Edirne'nin Meriç ve İpsala'daki köylerine destek oldu. Capitol Alışveriş Mağazasına kurulan Dilek Ağacı'na her sene çocukların dilekleri asılıyor ve ziyaretciler bu dileklerin gerçekleşmesi için yardımcı oluyor, yani proje tamamiyle bizlerin duyarlılığı ile çalışıyor. İmkansızlıklar nedeniyle hayallerini gerçekleştiremeyen çocukları mutlu eden Dilek Ağacı bugüne kadar tam 6000 çocuğu gülümsetmeyi başarmış. Veeee en güzeli 13-14 Ekim tarihlerinde Edirne köylerindeki çocuklar da dileklerine kavuşacaklar. Sürekli olumsuz haberler duyduğumuz bu günlerde güzel şeylerde oluyor ve insan bunları duydukca içine yine umut doluyor :)
9 Ekim 2015 Cuma
HYATT REGENCY'DE GELATO WORKSHOPU
Last week I had the chance to taste the most delicious gelatos prepared by Grand Hyatt Regency's creative Italian Executive Chef, Fabio Brambilla. Fabio Brambilla showed us also how to prepare the best Gelatos. I can say only "You must try it" :)
Ünlü bir düşünürün dediği gibi "Without ice cream there would be darkness and chaos" yani bu sözün özeti dondurma mutluluktur, gülümsemedir, neşedir...güzel olan herşeydir ;) Geçtiğimiz günlerde Grand Hyatt Regency İstanbul'un düzenlediği çok renkli ve keyifli bir workshop'daydım. Gelato yapmayı öğrendim :D İtalyanlar dondurmaya Gelato diyorlar ve kendi dondurmalarını farklı bir yere konumlandırıyorlar. Gelato taze ve doğal malzemelerden yapılıyor, işte biz de workshopumuzda tam da bunu yaptık.Grand Hyatt'ın executive şefi Fabio Brambilla -ki ben kendisiyle daha önce de tanışıp yemeklerine hayran kalmıştım- (bkz.eski yazım) bize hem dondurma yapmanın inceliklerini öğretti hem de harika bir lezzet şöleni yaşattı. Gelato yapımının aslında sanıldığı kadar zor olmadığını ve evde de ufak bazı detaylara dikkat ederek harikalar yaratılabildiğini gördük. Hazır meyve püresi ve taze meyve ile yapılan gelatoların tat olarak ne kadar farklı olduğunu da deneme şansımız oldu ve dışarıda yediğimiz dondurmalara göre çok daha az kalori aldık. Şimdi ben sizlere dondurmaların ne kadar güzel olduğunu anlatmaya çalışsam da o lezzeti anlatmam mümkün olmayacak, o nedenle sizleri fotoğraflarla başbaşa bırakıyorum ama en güzeli de gidip bir deneyin diyorum ;)
Not: Bu arada sizlere ufak bir tüyo, eğer evde gelato yapacaksanız çilekli dondurmanızın daha canlı renkte gözükmesi için karışıma azıcık domates püresi katabilirsiniz. Domates püresi ayarında konulduğunda dondurmanın tadını değiştirmiyor ama renkte inanılmazbir fark oluşuyor.
Ünlü bir düşünürün dediği gibi "Without ice cream there would be darkness and chaos" yani bu sözün özeti dondurma mutluluktur, gülümsemedir, neşedir...güzel olan herşeydir ;) Geçtiğimiz günlerde Grand Hyatt Regency İstanbul'un düzenlediği çok renkli ve keyifli bir workshop'daydım. Gelato yapmayı öğrendim :D İtalyanlar dondurmaya Gelato diyorlar ve kendi dondurmalarını farklı bir yere konumlandırıyorlar. Gelato taze ve doğal malzemelerden yapılıyor, işte biz de workshopumuzda tam da bunu yaptık.Grand Hyatt'ın executive şefi Fabio Brambilla -ki ben kendisiyle daha önce de tanışıp yemeklerine hayran kalmıştım- (bkz.eski yazım) bize hem dondurma yapmanın inceliklerini öğretti hem de harika bir lezzet şöleni yaşattı. Gelato yapımının aslında sanıldığı kadar zor olmadığını ve evde de ufak bazı detaylara dikkat ederek harikalar yaratılabildiğini gördük. Hazır meyve püresi ve taze meyve ile yapılan gelatoların tat olarak ne kadar farklı olduğunu da deneme şansımız oldu ve dışarıda yediğimiz dondurmalara göre çok daha az kalori aldık. Şimdi ben sizlere dondurmaların ne kadar güzel olduğunu anlatmaya çalışsam da o lezzeti anlatmam mümkün olmayacak, o nedenle sizleri fotoğraflarla başbaşa bırakıyorum ama en güzeli de gidip bir deneyin diyorum ;)
Not: Bu arada sizlere ufak bir tüyo, eğer evde gelato yapacaksanız çilekli dondurmanızın daha canlı renkte gözükmesi için karışıma azıcık domates püresi katabilirsiniz. Domates püresi ayarında konulduğunda dondurmanın tadını değiştirmiyor ama renkte inanılmazbir fark oluşuyor.
2 Ekim 2015 Cuma
MY NEW BLOG
After a very long break I'm here again with happy news. I have a totally new website. It is about style and travel. I hope you will like my new blog and I'm very excited about your feedbacks... Check it out www.berrydewblog.com
*Bir süredir sesim soluğum çıkmıyor gibi gözüksede aslında blog ortamlarında vardım, sadece ufak bir değişiklikle.... Beni diğer sosyal ağlardan takip edenler çoktan duymuştur ama duymayanlar için: "Benim artık yepyeni bir blogum var" Yeni blogda biraz daha fazla beni yani Berry'yi görecek ve seyahatlerimi takip edebileceksiniz. Blogspot adresim aynen ingilizce-türkçe olarak devam edecek ve yine mekan, yemek, yaptıklarım, gördüklerim....kısaca içimden ne geçiyorsa onlar burada postlara dökülecek. Nasıl olacak ikisine de yetişebilecek miyim diye düşünürken fark ettim ki ben ilk göz ağrımı azıcık ihmal etmişim, ama nedeni uzaklarda olmamdan kaynaklı. Bir süredir Paris'deydim yine ama bir aylık bir aradan sonra tekrar döndüm, hem memlekte hem de bloğuma ;) İkinci bloğumu da bu blog kadar sevip okursanız beni çoooooook mutlu edersiniz ;) O zaman hemen göz atmak için tık tık....
*Bir süredir sesim soluğum çıkmıyor gibi gözüksede aslında blog ortamlarında vardım, sadece ufak bir değişiklikle.... Beni diğer sosyal ağlardan takip edenler çoktan duymuştur ama duymayanlar için: "Benim artık yepyeni bir blogum var" Yeni blogda biraz daha fazla beni yani Berry'yi görecek ve seyahatlerimi takip edebileceksiniz. Blogspot adresim aynen ingilizce-türkçe olarak devam edecek ve yine mekan, yemek, yaptıklarım, gördüklerim....kısaca içimden ne geçiyorsa onlar burada postlara dökülecek. Nasıl olacak ikisine de yetişebilecek miyim diye düşünürken fark ettim ki ben ilk göz ağrımı azıcık ihmal etmişim, ama nedeni uzaklarda olmamdan kaynaklı. Bir süredir Paris'deydim yine ama bir aylık bir aradan sonra tekrar döndüm, hem memlekte hem de bloğuma ;) İkinci bloğumu da bu blog kadar sevip okursanız beni çoooooook mutlu edersiniz ;) O zaman hemen göz atmak için tık tık....