24 Haziran 2013 Pazartesi

TO STAND OR NOT TO STAND...

Last week the police removed the tent city in Gezi Park and re-opened Taksim Square to traffic. This seemed like the end of the protesters until a lone man decided to take a stand against the government. The symbolic stand took more than six hours and ended when the police moved in. The standing man inspired Turkish protesters in Istanbul. Now we have many standing men, standing women and reading people all around :) The photos below are from Stockholm. There are no words but you can feel the power of these photos...the power of a simple standing.
P.S. After this post I will start again to send my regular posts but I will continue to inform you always about the latest situation in Istanbul.

*Hayatı bir çocuğun gözlerinden görmek... Bir süredir post göndermiyorum, nedenini hepiniz biliyorsunuz, yaşıyorsunuz. Kötü günlerin ardından artık güzellikler ve renklerle dolu paylaşımlar yapmak istedim. Tabii ki hiçbirşey bitmedi ve geçmedi ama herşeye rağmen "durmaya", gülümsemeye ve umudumuzu yitirmemeye devam edeceğiz. Aslında aklımda çok farklı bir post vardı ama dosyalarımda resimleri ararken unuttuğum bu fotoğrafları gördüm. Yer Stockholm ve bir bandonun geçiş töreni, ama asıl kahramanımız gözlerini ayırmadan olduğu yerde donup kalan bu çocuk. Tören bittikten sonra bile babası ufaklığı zorla yerinden oynatabildi. O zaman da çok etkilenmiştim şimdi ise gözlerim dolarak bu resme bakıyorum. Bazen tek bir DURUŞ ne kadar çok şeyi anlatabiliyor değil mi ;)


17 Haziran 2013 Pazartesi

GEZI PARK

Sorry that I'm not sharing colorful and happy photos but you know the situation in Turkey. Our days are dark and smoky. We are trying to find hope and some light. First it was only about trees, but with the police violence everything changed. I'm sure most of you are know Turkey as a islamic country, but we were founded secular and grew up in a culture that was tolerant to differences. Now we are being pitted against each other based on our lifestyle, heritage or religious beliefs. We want our freedom back. Age, religion, gender or education are not important anymore, all people on the streets are protesting. We are students, mothers, fathers, children, teachers, doctors, lawyers, journalists, artists..... we are the public! Our prime minister called us "Çapulcu" -looters- but we changed now the meaning of this word. Chapulling is for us "fighting for your rights" :) After the water cannons and tear gas attacks the police arrested lawyers in Istanbul Courthouse and doctors who treated the wounded protesters. And yesterday night.... police attacked first Gezi Park and then a famous hotel that opened its doors to protestors running away from brutality. There were many wounded, kids, mothers and old people inside of the hotel.
I hope everything will be okay in the end. If it's not okay, it's not the end... ;)


*Türkiye artık sisli, karanlık ve gözyaşlarıyla dolu. Dün yaşananlar tam bir vahşet, yapılanlar insanlıktan çok uzak. Bizler güzel yarınlar için el ele tutuşmuştuk. İlk kez karşımızdaki tüm insanları kardeşimiz olarak gördük ve omuz omuza inandığımız değerler için birbirimize kenetlendik. Daha dün sabah Gezi'den geçerken yardımlaşmalara, dostluklara defalarca şahit oldum. Yağmur geleceği için sadece kendi çadırını değil muşambasının alabileceği kadar çadırı örtmeye çalışanlar, "bizde fazla bir bataniye vardı aşağıdaki üşüyen adama verelim" diyenler, gaz bombalarından dolayı hala yarı baygın yatan bir köpeği tedavi etmek için uğraşanlar, siz suyu buradaki insanlara nasıl bu kadar pahalıya satarsınız diye isyan eden adamı sakinleştirenler.... Gezi Parkı aslında hayal ettiğimiz dünyanın ufak bir yansımasıydı. Artık boşaltıldı...ama birlik ve beraberlik devam ediyor; hemde her geçen gün artarak, daha da güçlenerek. Güzel yarınlara ....


1 Haziran 2013 Cumartesi

OCCUPY TAKSIM PARK

This is not a political post! It is a short summary about the situation in Turkey. I have to share this information because Turkish media is under control. For the past four days a group of young demostrators have been occupying "Gezi Park" on İstanbul's Taksim Square in an effort to halt the demolition of a public space to make room for a shopping mall. So far, their occupation has succeeded in thwarting efforts to cut down Gezi's tree. But on friday the police cracked down especially violently, blocking the exit of the park and subjecting trapped demonstrators to tear gas/pepper bomb crossfire. With this attack the park became a symbol for everything that the government is tearing down; the trees they cut down, the history they destroyed, the rivers they polluted, the seas they filled with cement, all in the name of economical growth, and of course the laws they have enacted to attack our private lives. Now not only Istanbul whole Turkey is protesting against increasing pressure from Turkish Prime Minister. Protesters are peaceful but the police has been attacking with gas bombs over 24 hours! There are hundreds of injured people and our media doesn't show anything. We need international support against police terror and chemical war, please help. 


*Hiçbir zaman politik düşünceleri savunan bir insan olmadım. Bana göre herkesin huzur ve barış içinde, eşit şartlarda, düşüncelerini özgürce açıklayarak yaşama hakkı var. Ama benim özgürlüğüme müdahale edilirse, etrafımdaki insanlar hunharca dövülüp, gazlanıp, işkence görmeye başlarsa, fikirler göz ardı edilip birşeyler zorla dayatılmaya çalışılırsa bende haklarımın sonuna kadar savunucusu olurum. Dil, din, ırk, cinsiyet bu konuda artık önemini yitirdi, hepimiz el ele verdik ve dayatmalara karşı çıkıyoruz. Kavgayla, dövüşle, yıkarak kırarak değil omuz omuza yürüyerek, birbirimize kenetlenerek bunu yapıyoruz!!!