Can Oba is a simple place for lunch and dinner but it is full of surprises. Fresh ingredients, homemade sauces and a very talented chef. You can find here the most creative dishes ;)
*Ben Can Oba Restaurant'ta gideli uzun zaman oluyor ama bu yazıyı yayınlayıp yayınlamama konusunda çok kararsız kalmıştım. İki kez Can Oba'nın yemeklerini deneme fırsatı buldum, ilkinde ne kadar bayıldıysam ikincisinde bir o kadar hayal kırıklığı yaşadım. Önce ilk deneyimime gelelim. Hafta içi saat 18:00 sularına zar zor yer bulmuştuk. Can Oba inanılmaz popüler, Instagram onun yemek fotoğraflarıyla dolup taşıyor ve doğal olarak da o ufacık mekanda yer bulunmuyordu. Erken bir saat olduğu için şanslıydık. Can Oba gelip bizlerle birebir ilgilendi ve inanılmaz bir yemek deneyimi yaşadık. Sadece lezzet olarak değil aynı zamanda görsel bir şölen de yaşanıyordu masamızda.
Önce lezzetli bir balık çorbası ile başladık. Levrek ve kum midesi ile
hazırlanan çorba her ne kadar etkileyici olsa da hepimizin gönlünü
ikinci çorba siparişimiz olan ve mısır cipsleri ile hazırlanan karidesli
mısır çorbası fethetti. Sonra sıra bir sanat eseri gibi hazırlanmış
olan ahtapotlu risottoya geldi. Özel bir ıstakoz sosu ile hazırlanan
risotto domates, çilek ve çiçeklerle soframıza geldi :) Ispanak ve turp
otu ile hazırlanan deniz tarağı ile zaten gülümseyen yüzlerimiz iyice
aydınlandı. Akabinde ana yemeklere geçtik. Sanırım biz o gün Can Oba'nın
menüsünde ne varsa yedik bitirdik :D Steak benedict, beef stragonof ve
benim için sebzeli lazanya geldi. Ben beylerle birlikte yemek yemeği çok
seviyorum onlarda eminim benim eşlik etmemden çok memnun kalıyorlardır,
çünkü bir yarı vejeteryan olarak etler onlara kalıyor tüm etsiz
yemekler de banaaa :))) Bu lezzet keşfinde sevgili Tadında Seyahat ve
Cem Karakuş ile birlikteydik ve herkes kendi sipariş ettiği yemekle aşk
yaşadı.
Ve muhteşem final: Peynir pastası; dondurma kıvamında gerçek
vanilya ile hazırlanan bu tatlı inanılmaz başarılıydı. Çilekli dondurma
Can Oba tarafından taze meyvelerden hazırlanmıştı, kısaca bayıldık. Son
tatlımızda çikolatalı mus oldu. Hiçbirimiz mus hayranı olmadığımız halde
bu tatlıyı da beğendik. Gelelim ikinci tecrübeme. Bir cumartesi akşamı
en yoğun saatte tekrar gittiğimiz Can Oba'da bu sefer farklı bir menü
vardı. Can Oba tüm yemekleri o mevsimin ürünlerine göre hazırladığı için
sürekli bir menü kullanmıyor. İkinci gidişimde ben Falafel annem ciğer
ve babannemde et siparişi vermişti. Geceden tek mutlu ayrılan babaannem
oldu, eski toprak tabii ve ne sipariş etmesi gerektiğini biliyor :P
Benim falafeller taş kadar sertti, annemin ciğeri ise tam bir fiyasko.
Sinir dolu olan ciğer yenilecek gibi değildi, zaten bir süre sonra Can
Oba'da durumu anlayıp özür dileyerek eti alıp bize tatlı ikramında
bulundu ve gönlümüzü aldı.
Ben Can Oba'nın muhteşem aşcılık yeteneğini
sorgulayamam, kendisi çok başarılı ve o ufacık mutfakta harikalar
yaratıyor. Bir insanın tek başına herşeye yetişmesine imkan olmadığını
da biliyorum ama bu kadar iddialı yemekler söz konusu olunca insanın
ister istemez beklentisi artıyor ve istikrar arıyor. Diyeceğim şu ki Can
Oba'ya tabii ki gidin ama en kalabalık olduğu saat ve tarihlerde değil
de daha erken saatlerde gidin veya İstanbul'un boşaldığı tarihleri
tercih edin ;)
2 yorum:
The food looks amazing :)))) x
Foodart ;)
Yorum Gönder