22 Haziran 2015 Pazartesi

ST.REGIS BRASSERIE

Do you know that Bloody Mary is first created in 1934 at the original St.Regis Hotel in New York? The Bloody Mary is an indelible part of the St. Regis experience. Today each St. Regis hotel presents its own interpretation of the original recipe. I believe I tried the whole menu at the Brasserie :S A French- and Turkish -inspired menu. Crafted by Chef Gürcan Gülmez, it introduces creative interpretations of authentic recipes prepared with the freshest ingredients.


*Birkaç yıl önce NY'daki kuzenimi ziyaret etmiştim, kendisi NewYork'un en iyi otellerinden birinde çalışmaya başlamıştı. Bizi büyük bir sevinçle karşıladı, özlem giderdik, oteli gezdik ve birşeyler içip uzun uzun sohbet ettik. Çok özel bir oteldi burası, çatal bıçaklar gerçek gümüşden ve ünlü mağaza Tiffany'den geliyordu. İnanılmaz bir çay içmiştim, garson çok özenli bir seremoni ile çayı bize ikram edip öncesinde kokusunun iyi olup olmadığını şarap gibi kontrol etmişti. Otelin barı da ayrı bir özelmiş, Bloodymary bu barda bulunmuş. O gün kendimizi kraliyet ailesi gibi hissetmiştik. Geçenlerde öğrendim ki bu otelin İstanbul şubesi açılmış. Evet St.Regis'den bahsediyorum, artık Nişantaşı'nın en gözde mekanlarından biri olan St.Regis. Veeee bugünkü post St.Regis'in zemin katında hemen cadde üzerinde bulunan St.Regis Brasserie ile ilgili. Baştan uyarayım çok lezzetli bir yazı okuyacaksınız ;)








Bloodymary St.Regis'in barından çıkma olduğu için tabii ki içki menüsünün kralı da taa kendisi :) Klasiğinden mistysine kadar birçok farklı çeşidi mevcut. Görkemli bir açılışla Misty Mary'ler dumanları tüte tüte geldi. Misty Mary Bloody Mary'nin rakı şalgam ile türkleştirilmiş hali ;) İçenler tarafından pek bir beğenildi. Ben tatlı ve hafif içkilerden hoşlandığım için bana çok özel bir içki olan XO Turkish Coffee Martini hazırlandı. Baileys, çikolata likörü, türk kahvesi ve vodka ile hazırlanan bu kokteyl inanılmaz! Herkes ayrı bir içki deneyimleyip keyifle sohbet ederken başlangıç yemeklerimiz de geldi. Mürekkepli, ıspanaklı ve peynirli hamur ile ikram edilen Steak Tartar ve Morina balığı ile açılışı yaptık. Sonra bir Kinoa salatası geldi ve zaten atıştırmalıklarla heyecanlanmış olan bizleri mest etti. Keçi peyniri ve kızılcık sosu ile hazırlanan salata o geceki favorilerimden biriydi.




Yeşil elma ve beyaz çikolatalı soslu Deniz Tarağı, İzmir tulumu ve ıspanak dolgulu ravioli -kendisi adaçayı sosu, elma ve biberle sunulmuştu- veee kuşkonmaz, mantar, Brüksel lahanası ile servis edilen ıstakoz dolgulu ravioli, hepsi de birbirinden keyifliydi. Ana yemekte hem balık hem de et vardı. Deniz levreği ballı mini pancar, havuç ve kara turpla hazırlanmıştı ama masayı asıl mutlu eden kuzu incik oldu. Ben tabii et yemediğim için denemedim ama o malzemelerle kötü bir şey çıkamaz, süpriz bir top şeklinde gelen kuzu incik fırında kurutulmuş ahududu püresi ile tütsülenip içine ete çok yakışan ayva eklenmişti.







Yemeklerin hepsi ayrı ayrı lezzetliydi ama tatlılar beni her zamanki gibi daha çok mutlu etti ;) O kadar çok tatlı masaya geldi ki ne yiyeceğimi şaşırmış durumda hepsini kaşıklarken buldum kendimi. Mouse, kestane şekerlemesi, krokan ve karamel sosla hazırlanan Chestnut&Java, Türk çayında demlenmi kayısı ve Varlhona çikolata ile ikram edilen Çikolata&Kayısı tatlısı, Espresso ile tatlandırılan kek ve antep fıstıklı Cafe Latte, yine Mouse, makaron ve ahududu sorbeli Manjari Velvet veeee bence o gece tatlıların tatlısı olan Pavlova!!! Pavlova anlatılmaz yaşanır ama içinde neler olduğunu sayayım siz artık hayal etmeye çalışın: fesleğen sos eşliğinde mevsim meyveleri, çilekli dondurma ve beyaz çikolatalı mouse......hmmm harikaydı kalp kalp kalp. Uzun lafın kısası St.Regis Patisserie hem ambiyansı hem de birbirinden lezzetli içki ve yemekleriyle mutlaka denenesi ;)